TV Seyretmeyeceğim
Kendi kendime karar aldım.Bundan böyle hiç bir televizyon yayınını izlemiyeceğim. Çünkü şu andaki mevcut televizyon kanallarının hiçbiri ülkemiz gerçekleri ile ilgili yayın yapmıyor veya yapamıyor. Oysa, yaşadığımız ülkenin içinde bulunduğu gerçekleri tüm çıplaklığı ile bilmek en tabii hakkımız olduğu görüşündeyim. Diyelim ki, özel kanallar reyting amacıyla böyle bir yayına yanaşmıyorlar, peki TRT kanallarına ne demeli? Artık mazagin programı adı altında binbir türlü rezaletin kanallara yansımasından midem bulanıyor. Gerçi bugüne kadar bu tür programları izlemiş değilim. Fakat yayınlandığını bilmek bile bana sıkıntı veriyor. Ayrıca, Pazar, Pazartesi ve hatta Salı günleri uzun süre kanallarda boy gösteren spor programları da magazin programlarından geri kalmıyor. Bir futbolcu eskisi olarak spor programlarının yayınlanmasına elbette karşı değilim ama sanki ülkemizde spor denince aklımıza sadece futbol ve dört adet kulübümüz geliyor. Diğer kulüpler ve diğer spor branşları sanki konu mankeni... Diğer anlayamadığım konu, milyon dolarlar harcanarak meydana getirilen futbol takımlarının ülkemiz ekonomisine katkıları nedir?Sadece bir hiç.
Bizim, ülke olarak futbol oyununa bu denli astronomik yatırımlar yapabilecek lüksümüz var mı? Ayrıca yapıyoruz da ne oluyor. Herşey meydanda. Takımlarımızın aldığı sonuçlar, bu harcamaların boşuna yapıldığını göstermiyor mu? Hal böyle iken; bir de konunun televizyon kanallarınca pompalanması çok yıllar önce ülkesini üç "F" ile yönettiğini belirten bir diktatörün halkına gerçekleri göstermeme uğruna başvurduğu yöntemin, ülkemiz için de geçerli mi olduğu sorusu geliyor insanın aklına. Oysa, büyük bir kesimin açlık sınırının altında veya açlık sınırında yaşadığı ülkemizin başlıca konuları mazagin programları veya futbol olması mı gerekiyor? Yıllardır içinde bulunduğu fakirlik ve sefaletten kurtulamayan halkımızın sorunlarına çözüm çareleri üretmek daha mantıklı bir yaklaşım görünüyor. Yıllardır üretime yönelik köklü yatırımlar yapılmayan ülkemizin ekonomisi döviz, borsa ve faiz sarmalında sadece belli bir kesime rant sağlayarak hizmet vermektedir. tabi ki bu kesim her ay yapılan periyodik zamlardan etkilenmek şöyle dursun, bunları bile kendilerine çıkar sağlamak için kullanabilmektedirler. İnsanca yaşayabilmek için gerekli paranın çok çok altında ücret alan memur, işçi ve emeklinin gerçekleştirdiği yaşam mucizesi ekranlara niçin yansımaz ki ? Belki de asık suratlı, mutsuz, sürekli gergin ve daima stres altında yaşayan bu büyük kesimin dertleri onlara istediği reytingi sağlayamayacağı ve ağababaları memnun olmayacağı içindir. Olsun bakalım elbette bir gün bunları da gündeme getirecek yayın organlarımızın olacağı ümit ve temennisiyle. Saygılar ve sevgiler...
5 Comments:
4. büyük güç olarak kabul ettiğimiz medyanın, bu gücu en çok beyinleri uyuşturmada kullanması en acı olan taraf. görünmesi gerekenlerin üzerine çekelim süngerimizi, yapalım ortaya yanar döner bi magazinel gündem, dolayısıyla alan memnun satan da.
Yuse
Ben hukumetin bu uyutma politakasinda rolu oldugunu dusunuyorum.Yonlendiriliyoruz ve o yone dogru gidiyoruz.Seyirci secici olmak zorunda.Bazen magazin seyretmekte gerekiyor, bazi programlardaki esprileri anlayabilmek ve guncel olmak icin.Genel kultur yok demesinler(!)Canim enistem ben Oktay ustaya takiliyorum bisey olmayinca,allah icin sinirli ama yemek tarifleri guzel
ooo nilgün çok kendim gibi gördüm seni homidi pufidi tumba olayı yaneee, yaşasın yemek yemek...
babacım dicem ama hani örtmen çocukları eğer ebevyninin sınıfındaysa ona o sınırlar içinde anne ya da baba demek yasaktır ya neymiş kayrımcılık olmasınmış, o yuzden örtmen çocukları manyak olmuyor mu, başarısız ya da çok egosantrik, neyse ben babacım diyebilirim ne de olsa babamsın allaşükür örtmen olmamışsın iyiki, ben eni pek gomünüst gördüm, ben drim ki ANARŞİİİİ çözecek bu düğümü, yıllar önce hoşlndığım bi çocuk vardı anarşist gençlik grubundan ne oldu acaba aklıma geldi şimdi.
ben ezelden beri cıvık geldim cıvık öleceğim hangi kahpe bunu değiştirecekmiş g.tümle gülerim, kükredim sel gibiyim, durmam taşarım, cennet mi kaldı, evet derseniz buna çok şaşarım...
şimdi ben düşündüm hükümetlerin bu stratejisine enseye tokat g.te parmak stratejisi diyoruz, bunun karşılığı evrensel "izm"lerde polyannaizm (götükurtardımcılık) şimdi bu bağlamda incelersek, köşeyi çoktan dönenler için çok önemli bir yaklaşımdır bu, bizim gibi malak halklara da sağlam bir avuntu, bugün eve ekmek götürebildin mi şükrettt dayatması!!! bir halkın hakları ki ne hak ya yaşama hakkı elinden alınmış bir yığın var ne hakkından sözediyoruz, neyse daha kötüsü de olabilirdi'ye kodlanmış bir güruh ve elde tespih şükürlerden şükür beendiriyolar tanrıya ki tanrılar bile toplaşıp bizi konuşuyorlardır heralde, ulan şuraya bak hanginiz yaptı lan bu kuru kalabalığı diye ve eminim hiçbirisi de üstlenmiyodur bence, neyse birileri anam babam götürüyo, şükür bugün de doyduk, yaşasın polyanananın gereksiz ve yavşak iyimserliği, yaşasın g.tü kurtaranlar, yine birileri aç yatarken birilerinin cebi doldu.
eğer etliye sütlüye bulaşmıyorsan sen başarılı bir adam oluyorsun. HER DEVRİN ADAMI. tümden vardığımız nokta kati olarak cep doldurmaca. tabi çevrilen dolap dönek olduğundan, kaldırılan parsa da hörgücüyle oluyor. küçük hayatlar yaşayanların (s. turgut'un tabiriyle öteki türkiye) tek tesellisi de doğal olarak günlük ekmek gailesi, şükür tespihi. fona istediğin görüntüyü koy. ister necefli maşrapa, ister seda bacı. birisi bodrumda köpük manyağı olurken, gelsin batmandan bi dört kollu. hem düşünüp de napıcan ki, beyin hücrene yazık. uyacan sürüye uyuşacan layd gibi.
Yorum Gönder
<< Home